Anu Anlatıyor Yazı Dizisi -3-
Felineler
Felineler, birçoğunuzun Aslan İnsanlar dediği ırktır. Kendini çoktan tamamlamış bir evrendendirler ve galaksimiz oluşum aşamasındayken gelmişlerdir. Kurucular ve Evrensel Ruhsal Hiyerarşi tarafından, evrenimizin baş genetik uzmanları olarak davet edilmişlerdir. Sirius Takım Yıldızı’nda Sirius A olarak
bilinen yıldız sisteminde yaşarlar. Sirius B’yi kolonileştiren insanlarla karıştırılmamaları gerekir, insanlar daha Lyra’dan gelmeden çok önceleri bile, Felineler Sirius A’da yaşıyordu. Sirius Yıldız Sistemi’nde üç yıldız vardır. Sirius A, Sirius B ve Sirius C. Sirius B, ilk yıldızdı ve sonrasında Sirius A ve C oluştu. İnsanlar Lyran Takım Yıldızı‘ndaki Vega Sistemi’nden ayrılıp Sirius B’ye geldiklerinde, Felineler’den çok yardım gördüler. Sirius C şu anda malzemeler için uzay depoları olarak kullanılmaktadır. Tiamat ve Nibiru, Sirius B’nin parçalarıdır. Bir savaş yıldızı yaratılmasına karar verildiğinde, atalarımız Pleaides yakınlarında uzayda başıboş dolaşan bu dev kaya kütlesini keşfettiler ve onu savaş yıldızı/gezegen haline getirmeye karar verdiler. Dolayısıyla Nibiru’nun Sirian ve Pleaidian bir gezegen olduğunu söyleyebilirsiniz.
Felineler kendi evrenlerinde olduğu gibi, bizim gezegenimizde de baş genetik uzmanları oldular. Evrenimizdeki gezegenlerde ve yıldız sistemlerinde bulunan tüm yaşam formlarının DNA planlarını onlar hazırladı. Buna bitkiler, hayvanlar ve enkarne olacak ruhlar için fiziksel araçların tasarımı da dahildir.
Kızıl-altın saçlı ve genellikle ela ya da yeşil gözlü, uzun boylu yaratıklardır. Felinler son derece gelişmiş, güçlü, sevgi dolu, nazik ve yardımsever varlıklardır. Savaşta yaralandığımızda, evrenimizin doktorları olarak onlara gideriz. Herhangi bir savaşta asla taraf tutmazlar, çünkü entegrasyon ve koşulsuz sevgi derslerini çoktan tamamlamışlardır. Ayrıca enkarnasyonlar sırasında fazlasıyla zarar görmüş ruhlarla da onlar ilgilenirler. Bu ruhlar, ölümden sonra ilgilenilmesi için Felineler‘e gönderilir. Felineler görevlerini yerine getirmek için 6. Boyut’ta bulunurlar ama aslında daha yüksek boyutlara ait varlıklardır. 6. Boyut, yaratılış boyutudur ve bu boyutta enerji fiziksel hale gelir. Felineler, evrenimizdeki çeşitli gezegenlerin ve galaksilerin Ruhsal Hiyerarşileri ile yakın bağlantıda çalışırlar. Bir ruh grubunun bir gezegene ve enkarnasyon için fiziksel bir araca ihtiyaç duyulduğuna karar verildiğinde, gezegeni hazırlamak ve fiziksel bedenleri yaratmak Felineler’in görevidir. Gezegenleri yarattıkları zamanlar da olur.
Felineler, Dünya tarihinde çok karşınıza çıkmışlardır. Dünyanın her yanında görülen Sfenksler, varlıklarına dair en güzel kanıtlardır. En büyük hayvan olmadığı halde Aslan’ın neden ormanların kralı olduğunu hiç düşündünüz mü? Aslanları ve diğer tüm kedileri, Sirius A’ya bilgi aktaracak vericiler olarak Felineler bıraktılar. Özellikle aslanlar ormanların kralı haline getirildi, böylece öldürülmesi engellenerek, binlerce yıllık Dünya tarihi boyunca bilgi aktarımını sürdürmeleri sağlandı. Kediler, 3. ve 6. Boyutlar arasında iletişim sağlarlar.
Kralların ve kraliçelerin sık sık yanlarında kedi gezdirdiklerini bilirsiniz. Antik zamanlarda, Mısır Firavunları da kediler aracılığıyla Felineler’den rehberlik alırlardı. Kedi gözü diye tanımlayabileceğiniz birine rastlarsanız, muhtemelen kısmen Feline kökenli olmalarından kaynaklandığını anlayabilirsiniz.
Carianlar
Carianlar, kuşumsu özellikler taşıyan, uzun boylu varlıklardır. Felineler ile aynı evrenden gelmişlerdir. Felineler ile birlikte, Sirius A’da yaşarlar. Carianlar’ın amacı, herhangi bir gezegende ya da yıldız sisteminde fiziksel gelişimlerini sürdüren ırkları korumaktır. Lyran insan primatlarını, kendilerini yok etmek isteyen Sürüngenlerden koruyanlar onlardı. Carianlar aynı zamanda ızgara sistemlerinin, yıldız kapılarının ve portalların yaratılmasından sorumludur. Felineler genetik mühendisken, Carianlar da manyetik mühendislerdir. Carianlar da Dünya tarihindeki varlıklarını Phoenix ve Kartal biçimlerinin yanı sıra Kuzgun ve Şahin ile kanıtlamaktadırlar. Bu kuşlar birçokları için kutsaldı ve hâlâ da öyledir.
Carianlar, Felineler ile el ele çalışırlar. İnsanlar gibi doğa koruyucuları hâlâ gelişim aşamasındayken, gezegenleri ve yıldızları onlar korurlar. Gelişen gardiyan ırklar gezegeni kendileri koruyabilecek hale geldiklerinde, görevleri biter. Carianlar, Nibiru yaratılmadan önce galaksimizdeki İnsan kolonilerini korumakla görevliydi. Carianlar, korumayı sağlamak için askeri silahlar kullanmazlar. Bunun yerine, bir gezegene giriş çıkışları, boyutlar arası geçişleri denetlemek için kapılar yaratır ve portalları kilitlerler.
Sürüngenler
Sürüngenler, birçokları tarafından Reptoidler olarak da bilinir. Orion Takım Yıldızı‘ndaki Aln gezegeninde, insanlardan çok uzun zaman önce yaratılmışlardır. Sürüngenler önce yaratılmış, böylece teknolojik üstünlüğe sahip olmaları sağlanmıştır. İnsanlar daha Vega okyanuslarından yeni çıkarken, onlar çoktan yıldız gemilerini yapmışlardı bile.
Aynı zamanda Yılanlar, Ejderhalar ya da Kertenkeleler olarak bilinen Sürüngenler, farklı türlerde, renklerde ve boylarda olabilir. Genellikle yeşil, kahverengi, bronz, siyah renklidirler ya da bu renklerin bir bileşimini taşırlar. Gözleri yeşil ya da kızıldır. Tenleri pullarla kaplı ya da pürüzsüzdür ve soğuktur. Beş duyuları vardır ama tüm duyguları hissedemezler.
Sürüngenlerin yuvası Orion Takım Yıldızı ve komşusu, Ejderha insanların yaşadığı Sigma Draconi’dir. Sürüngenler, galaksimizdeki birçok gezegeni ve yıldız sistemini kolonileştirmiştir. Galaksiye sahip oldukları ve istedikleri gezegeni ya da yıldızı kolonileştirebilecekleri şeklinde bir yaratılış miti verilmiştir. Eğer orada yaşayan başka bir ırk varsa, onlan yok edebilirler ve etmelidirler.
Şimdi ırkların neler hissettiğini tahmin edebilirsiniz! Bu yaratılış miti, birçok gezegende yıkıma neden olurken, iki tarafta da sayısız insan öldü. AmaSürüngenler’in eril ya da karanlık tarafı, İnsanlar’ın da dişil ya da aydınlık tarafı temsil etmek üzere Kurucular tarafından yaratıldığını unutmayın. Yani lütfen, onları yargılamayın; çünkü sadece rollerini oynuyorlar.
Sürüngenler, Dünya gezegenini birçok kez kolonileştirdiler. Önce, henüz Tiamat’ken kolonileştirdiler ve sonra Tiamat ikiye ayrıldı ve Dünya haline geldi. Ama ikincisi gerçek bir kolonileştirme değildi.
Bunun yerine, Tiamat’ın yok oluşu sırasında ve sonrasında yer altına inen Sürüngenler’in arta kalanlarının yeniden organize edilmesiydi. Modern tarihinizde gördüğünüz yılanlar ve kertenkeleler, bu Sürüngenler’in torunlarıdır. Ejderhalar de buradaydı ve uçan ejderhalarla ilgili mitleriniz aslında mit filan değildir; hepsi gerçektir!
Sürüngenler teknolojik açıdan, ruhsal olana göre çok daha ileridirler. Biz İnsanlar dişil enerjimizi dengelemeyi öğrenirken, Sürüngenler de eril yönlerini dengelemeyi öğreniyorlar.