$6.00 Welcome Survey After Free Registration!
   
  antitarih
  Maya Takvimi
 

Maya Takvimi


Orta Amerikadaki ve Meksika sınırları içinde geniş bir alana yayılan ve o bölgenin en gelişmiş uygarlığı olan Mayalar M.Ö 3000 ile M.S 1600 yılları arasında yaşamışlardır. M.Ö 3114 yılında oluşturdukları gizemli takvim birçok şey anlatmaktadır.Maya takvimi sıradan astrolojik bir takvim olmayıp her günün kendi içinde ayrı anlamı ve özelliği vardır.İnşanlığı etkileyen enerjileri,bu enerjiler değiştikçe insan bilincinde meydana gelen gelişmeleri ve değişmeleri yansıtan bu takvim bilim adamları ve bütün insanlar tarafından çok ilgi görmektedir.Bu ilginin sonucunda bilim adamları yaptıkları araştırmalarla bu takvimin şifrelerini çözmeyi başarmışlardır.Bu şifrelerin sonucunda günümüz biliminin henüz yakın bir geçmişte keşfettiği presesyonun,Mayalar tarafından daha önce hesaplandığı ve 26000 yıl olarak takvimlerinde yazdığı anlaşılmıştır.
Peki nedir presesyon?
Presesyon dünyanın büyük döngüsüdür.Kendi ekseni etrafında dönen dünyamız kutuplarının basık olması sebebiyle tam bir dairesel dönüş yapmamakta ve kutupsal bir döngü

mayatakvimi Maya Takvimi

izlemektedir ve bu döngü de günümüz hesaplamalarında yaklaşık 26000 yıl olduğu keşfedilmiştir.
Günümüz bilim adamları,özellikle astrofizikçiler evrenin merkezinde bulunan devasa büyüklükteki karadeliğin dünyamıza uzaklığının 26000 ışık yılı olduğu tespit etmişler ve bu karadelikten çıkan ışık enerjisinin yine yakın bir gelecekte aralık 2012 yılında dünyamıza ulaşacağını hesaplamalar sonucunda ortaya atmışlardır.Günümüzde Foton kuşağı(the photon belt) olarak adlandırılan bu ışık enerjisi yine Maya uygarlığının takvimlerinde belirttiği 21-22 aralık 2012 tarihinde dünyadaki büyük değişim çağı kehanetiyle şaşırtıcı şekilde benzeşmektedir.
Maya takvimine göre altıncı dünyanın başlangıç tarihi 2012 yılıdır.Fakat günümüz bilim adamlarına göre maya takvimiyle bugün kullandığımız gregoryan takvimi arasında 2 yıllık bir hata payı bulunmaktadır.Günümüz astrofizikçileri Mayaların habercisi olduğu bu değişimin,oluşabilecek tufanların,doğal afetlerin, küresel ısınmanın ve buna bağlı iklimsel değişmelerin, buzul erimelerinin bir sonucu olarak karşımıza çıkabileceği ihtimali üzerinde durmakta ve çalışmalarını sürdürmektedirler.

 
  Bugün 10 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!